Bazen bir yazarın ilk cümlesi, bütün bir hayatı fısıldar: “Hayat, yalnızca katlanılması gereken bir durumdur.” Emil Cioran, bu cümlesiyle insan olmanın çırılçıplak halini ifşa eder. Ne bir çözüm sunar, ne de umut vaat eder. Onun kelimeleri ilaç değil, yaranın ta kendisidir.
1911’de Romanya’nın Rășinari kasabasında doğan Cioran, felsefeyle genç yaşta tanıştı. Nietzsche, Schopenhauer ve Dostoyevski’nin gölgeleri düşünce dünyasını biçimlendirdi. Henüz yirmili yaşlarında yazdığı eserlerde bile, yaşlı bir adamın yorgunluğu ve dünyaya doymuşluğu hissedilir. “Var Olma Eğilimi” onun için bir lanettir.
Cioran, akademik felsefenin steril dilinden uzak durdu. Onun felsefesi, sistemli değil duygusaldı. Yazıları aforizma biçimindeydi; uzun açıklamalardan çok keskin darbelerle düşünür. Okurken hayranlıkla ürpermek mümkündür. Bir sayfada gülümsetir, diğerinde içinizi oyar.
Fransa’ya taşındıktan sonra, yaşamının geri kalanını Paris’te geçirdi. Fransızca yazmaya başladığında dilini daha da inceltti. “Çürümenin Kitabı”, “Umutsuzluğun Doruklarında”, “Doğmuş Olmanın Sakıncası Üzerine” gibi eserleri, modern insanın varoluş sancılarına ayna tuttu. Her biri bir parça ölüm, bir parça uyanıklık.
Cioran, dine karşı duyduğu öfkeyle değil, Tanrı’yla arasındaki kişisel krizle dikkat çeker. İnançsızlık onun için bir kopuş değil, bir mücadeledir. Tanrı’nın yokluğunu hisseder, ama bu yoklukla kavga etmeye devam eder. Tıpkı hayatla ettiği kavga gibi: Kesintisiz, acımasız, dürüst.
Onu “karamsar filozof” olarak etiketlemek kolay ama eksik olur. Cioran’ın karanlığı, sıradan bir umutsuzluk değil, görmeyi seçmeyen gözlere karşı bir isyandır. İnsanların “iyi hisset” zorlamasına karşı, “kötü hissetmeye de hakkın var” der gibi yazar.
YOK Dergisi’nin ruhuna yakın bir duruşu vardır Cioran’ın. Dışlanmışları, kırıkları, suskunları, ara sokakları yazar. Tıpkı bizim gibi, gösterilenle yetinmez. Gerçeği didikler, tırmalar, hatta onu acıyla kutsar. Onun dünyasında neşe, bir ihtimal olarak bile yer almaz; ama özgürlük, bütün bu ağırlığın içinde gizlidir.
Bugün Cioran okumak, ekranın ışığına boğulmuş modern zihne bir karanlık armağanıdır. Her şeyin anlamlandırılmaya çalışıldığı bir çağda, onun “anlamsızlıkta huzur” arayan satırları özgün bir soluktur. Ne olursa olsun, Cioran bize gösterir ki bazen en derin cevap, suskunlukta gizlidir.
Çünkü bazı yazarlar bize yaşamayı öğretmez. Onlar sadece yaşamaya dayanmamıza yardım eder.
Cioran’la tanışmak isteyenler için:
- Çürümenin Kitabı
- Doğmuş Olmanın Sakıncası Üzerine
- Zamanla Baş Etmek